Sis ve Öfke Sarayı - Sarah J. Maas (Dikenler ve Güller Sarayı #2) | Kitap Yorumu



SİS VE ÖFKE SARAYI – SARAH J. MAAS | Kitap Yorumu



Kitap Adı: Sis ve Öfke Sarayı (Dikenler ve Güller Sarayı #2)
Yazar: Sarah J. Maas
Dili: İngilizce
Sayfa Sayısı: 640
Goodreads Puanı: 4.74/5
Puanım: 5/5

Arka Sayfa;
Sarah J. Maas’ın “Taht Oyunları”nın yazarı George R. R. Martin’le karşılaştırmasına yol açan “Güller ve Dikenler Sarayı” dizisinin ikinci kitabı Sis ve Öfke Sarayı da yine temposu ve heyecanı hiç düşmeyen bir macera vaat ediyor. Bana bakan yüzü tanıyordum. Yüzünden akan sahteliği, umutsuzluğu, çürümüşlüğü tanıyordum.

Hançeri kaldırırken elim titremedi. Kemikli omzunu sıkıca tutup karşımdaki iğrenç yüze baktım – kendi yüzüme. Ve üvez hançeri tam kalbime sapladım.

Feyre, Amarantha’dan kurtulup Bahar Sarayı’na dönebildi ama bunun bedeli yüksek oldu. Her ne kadar artık Ulu Peri güçlerine sahip olsa da hâlâ bir insanın kalbini taşıyor ve Tamlin’in halkını kurtarmak için yapmak zorunda kaldıklarını unutamıyor.

Gece Sarayı’nın Yüce Lordu Rhysand’la yaptığı anlaşmayı da unutmadı. Tüm bunların ortasında Feyre, iktidar çatışmaları ve tutku oyunlarının baş döndürücü hızında yapması gerekeni yapıyor


  

Demek buradasın seni arıyodum.
Bana söylediği ilk kelimeler. Yalan sayılmazdı; sadece o perilerin gözlerini korkutmak için söylenmiş kelimeler değildi.
Onu bulduğunuz için teşekkür ederim.



Tanrım tanrım tanrımm. Kitabın son 100 sayfasına kadar kafamdaki her kelime, yapacağım tüm yorumlar, kafamı kurcalayan her şey aklımdaydı ama o son yüz elli sayfa… Kitabın etkisinin geçmesini bekliyorum birkaç gündür ve işte şu an en baştan sona kadar her şeyi yorumlalamak istiyorum. 
Amarantha’nın ölümünden sonra daha ne olabilir ya da ne olacaktı diye düşünüyordum ve kitaba başlarken tek derdimin bu olmaycağını anladım. Derdim Feyre’ydi. Yeni peri bedenine kavuşmuş lanetkıran Feyre. Bizim güçlü kızımızın, Yüce Lordu için Dağın Altı’na giden Feyremizi ışığı resmen sönüyordu resmen. İlk başlarda canım cidden sıkıldı fakat sonraları artık sinirlenmeye ve hatta Feyre’den çok Tamlin’e acıdığımı söylemeliyim. Şahsen ben kitabın ortasına kadar Tamlin’in haksızlığa uğradığını düşünüyordum. Tabii o son yüz elli sayfadan sonra neler değiştiğine geleceğim. 
Kesinlikle Tamlin’i savunmuyorum Dağın Altı’ndan beri daha ilk kitapta gözüme batmaya başalamıştı. Sadece demek istediğim değişen Tamlin değildi Tamlin hep aynıydı asıl değişen Feyre’ydi. Birinci kitaptaki Feyre Dağın Altı’nda kalmıştı Feyre artık bir savaşçıydı ve içindeki boşluk gitgide büyüyordu. Bir sarayda Yüce Lordu’na aşık aşık resim çizecek kız Amarantha’nın son oyununda parçalara ayrılmıştı. Evet bunların hepsi doğruydu bunları zaten Feyre’de kitapta geç de olsa kabulleniyor fakat benim en çok dert yandığım Feyre’nin Ryhsand’ın yanına kaçtıktan sonraki ruh hali. 

Ve sonra... Sonra ismini öğrendim. İsmini söylerken sanki beş yüz yıldır sorduğum bir soruya cevap veriyordun.

Tamlin onu hapsetti çünkü Tamlin’in yapmayacağı bir şey değildi çok bencilceydi ama Tamlin daha Feyre’ye aşık değilken onu bir süs köpeği gibi sahiplenmişti bile. (Şu bahar festivallerini hatırlayın mesela). Feyre’nin en azından biraz acı çekmesi ve Tamlin’i düşünmesini bekliyordum. Bana kalırsa yazar Rhys’a o kadar odaklanmıştı ki Tamlin’e birazcık pislik muammelesi yapalım da herkes team Rhys olsun modundaydı tabii bu bende işe yaramadı o ayrı.

Kaç kere -her ne kadar ben de Rhysand’ı Tamlin’den daha çok sevsem de (Üzgünüm Sarah J. Maas bunun gözümde çizidiğin Tamlin imajıyla alakası yok.) o malum sayfalara kadar, ikinci kitabın sonradan eklenmiş bir kalça kemiği olduğunu düşünüyordum. O mükemmel kalemine ragmen sanki zorlamaydı ilk seride Tamlin’i göklere çıkarıp sonra bir anda batırıp konu yazacağım bir şeyler olsun deme şekli gibi geliyordu. Peki fikrimin nasıl değiştiğine, elim kalbimde nasıl Rhysand diye ağladığıma gelirsek

Peki fikrimin nasıl değiştiğine, elim kalbimde nasıl Rhysand diye ağladığıma gelirsek
  

 Yani Feyre’nin eşlik bağını öğrenip Rhys’ı terk ettiği ve Rhys’ın onu bulup her şeyi en başından sonuna kadar anlattığı beni yakıp küle çeviren o bölüme. İşte o zaman tüm seri benim için vücut buldu her şey yerine oturdu Rhys öteki çocuk değildi. Rhys her zaman daha Feyre Bahar Sarayı’na gelmeden, Tamlin’e aşık olmadan önce Rhys’a aitti. Rhys Dağın Altı’nda Amarantha’nın yanındayken Feyre’yi bekliyordu. Calanmai’de Feyre Ryhs ile ilk karşılaştığında Rhys o gün Feyre için gelmişti.
İkinci kitabı birinci kitaptan çok sevdiğim serilerin sayısı bir elin beş parmağını geçmez ve bu kitap onlardan biriydi. Harikaydı. Sabah yeni uyandığınızda bile uzanıp size düşündürten kitaplardandı. Bana bir yıl sonra bu bloguma geri dönüp bu yorumu yayınlatacak kadar iyiydi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hamlet - William Shakespeare | Kitap Yorumu

Sahte Krallık - Leigh Bardugo | Kitap Yorumu